Skip to content Skip to navigation

Fizyoloji

Fizyoloji

Buradasınız

Esneme sırasında ağzımızın genişçe açılmasıyla göz çevresindeki yüz kasları kasılarak gözyaşı bezleri üzerinde basınç oluşturur. Basıncın etkisiyle, gözyaşı göze doğru akmaya başlar. 

Bebeklerde gözün ön tarafında dış dünya ile temas eden bölüm, yetişkinlere kıyasla daha küçük olduğu için bebek gözü daha geç kurur, yani daha geç nemlendirme gerektirir.

İç kulağımızda bulunan kanallardaki kupula adlı çıkıntılarda yer alan tüy hücreleri, kanalı dolduran endolenf sıvısı duruncaya kadar eğik konumda oldukları için durduğumuz hâlde dönüyormuşuz gibi hissederiz.

Yaşlanmanın başlamasıyla, gırtlaktaki kıkırdak dokunun sertleşerek esnekliğini kaybetmesi, sesimizin de gücünü ve yükseklik düzeyini kaybetmesine neden olur.

Özellikle nezle veya grip olduğumuzda, geceleri hastalık belirtilerini daha şiddetli hissetmemizin nedeni, vücudun günlük uyku-uyanıklık döngüsüne benzer biçimde bağışıklık sistemimizin de bir sirkadiyen ritme sahip olmasıdır.

Kaşınma hissi, cilt kuruluğu, cilt tahrişi, böcek ısırması ya da bit gibi parazitler yüzünden tetiklenebilir. Moleküler düzeyde kaşıntının sebebi ise natriüretik polipeptid b (Nppb) molekülüdür. 

Hapşırık sırasında ağız ve burnu kapamak, içeride oluşan basınç normalin 20 katına kadar çıkabilir. Bu yüksek basınçlı havanın ağızdan ve burundan çıkış yolu bulamayıp kafaya doğru yönelmesi kulak zarına ya da östaki borusuna zarar verebilir.

Sarılık yeni doğan bebeklerde sıkça görülen ve çoğunlukla tehlikeli olmayan bir durumdur. Genellikle bebekler 2-4 günlükken fark edilir ve iki hafta içinde geçer.

Sayfalar

Konuda Ara